29 Mayıs 2014 Perşembe

Anlayanlar anlamayanlara anlatsın dediler
anlayanların anlamayanlara anlatamayacagını anlaması gerektiğini söylemediler.

3 Mayıs 2014 Cumartesi

Karar vermişler var aramızda, hafiften gururlu bir tavır sergilerler.. aslında kaderi zoraki kabul etme şeklinin süslenmiş halidir...


Klasiktir az soyluyorum çok anla yada eş degerler vardır bir çift kelimelik anlayışı çok konuşarak anlatır ortayı bulamama sorunumuz var...


Belki de en başarılı oldugumuz konu kendimizi tekrarımızdır ve hatta belli olmasın diye onları dahi farklı olaylara insanlara bağlarız...


Nasıl bir hissiyat anlayışımız var ise yapılan hataları dahi buna bağlar iyi niyete sığınırız
oysaki hata hatadır velhasıl yinede haklıyız !


Anlaşılma arzusuna yenik düşenlerimiz en tehlikeli türlerimizdir... anladım diyerek geçiştiririz...
kısa kesmekte fayda var !


Her insanın sırtında bir yük olur elbet, mevzu ağırlıkları değil, örnek olması ve anlaşılması adına nasıl taşıdıgımız ve baş ettigimizdir..


Neresinden baksam bilmiyorum hayatın yaşıyormuyum susuyormuyum yoksa konuşuyormuyum bilmiyorum...


ne sözler verdim kendime hatırlamıyorum, her yeni güne kendimle savaşarak başlıyorum...


insanın yenemedigi tek varlık kendisidir...


affettiğimi zannetmiştim... kendimi...


ait olma ihtiyacımıydı bu usulsüz kalabalığımız, ve neden bu kadar dem vurur çaresizliğimiz...


ULAN İNSAN ! Kendinle barışmayı bırak ! kendinle çatıştıgının farkında değilsin !


Ruh ile beden layık değildi birbirine !


Güçlü insansın dediler... değilim diyemedim...


Yanlış insanları yargıladın haklarında hükümler verdin ! suçlusu sensin kendi hayatının !


çok geç farketmiştim yardıma ihtiyacım varken bir başkasına yardım etmiştim... asıl yardım ettigim kişi kendimdim...
Çokmu tekrarıydık hayatın yada misalimiydik romanların masalların, sanki onlar gerçek, bizler
yalan...


Hayata olan acemiliğimizi yitirmişiz ! usta görünümlü cahilleriz... !


Sanamı yazıyorum, kendimemi, bilmiyorum...


Yok be kadın soylenecek sözlerde saklı yüreğimde... senle...


Gör bak işte rengarenk yalnızlıklar koşuyor sensizliğe ! lanet olsun !


Çokmu yaramazdım küçükken... şimdi uslu dur diyor hayat...


Öyle işte... ne gerek varki fazla söze... sen duruyordun ben aşık oluyordum...


Herkes zamana bırak dedi... ve gitti... zamansızım diyemedim...


yürüyüp gitti zaman.... bıraktıgı haykırışlarım... duyulmayan, görülmeyen...


Özgürüz ikimizde kendimize... artık tüm tutsaklığımız birbirimize... !


Neyi dert ettigimiz gerçeğini göz ardı edemeyiz... bu güç ve zayıflık unsurunun tespitine dönük en
belirgin özelliktir..


Özellikle sığ sorunları halledememe alışkanlıgını taşıyan bir çok insan var ve anlatırken anlatış
şekilleriyle dahi karmaşık hale getirirler


Geçmiş ve gelecek üstüne kafa yormalardan sıyrılamıyoruz sahip oldugumuz anı dahi heba ediyor
oluşumuz en büyük aptallıgımız...


Gerçeklerinize hazır değilsiniz sizi eleştiren insanlar doğruyu dahi soylese ilk yapacagınız şey
hak vermek değil. hatasını aramaktır...


Bizim toplumumuz da en büyük hastalık anı yaşayamamaktır.. bir arada yada tek dün ve gelecek
konuşulur...


Masallara fazla alışık değiliz sanırım bu yuzden kendi hikayelerimizin kahramanı bir tek kendimiz
değiliz...
Öyle bir yerde duruyorsun ki kimsenin bilmedigi... hissedemeyeceği...


Aşk işte sırf bir başkasının koynunda uyuduğunu düşünmemek için karışırdım insanların arasına... çokmu basit geldi ?


Sırf belki gelir diyerek, kimsesiz kalanlar var....


Affetmeyi hiç bir zaman öğrenemedim... hem sana hem kendime verdiğim en büyük cezaydı bizsiz kalmak...


Sessizdi her bir yanım... sendi bendi susuşlarım...


Şimdi neye gebeyim biliyormusun; sırf yenilmemek adına büyüttüğüm inadın, gururun ve herkesten saklayacak kadar gizlenen duyguların...


Sana olan savaşım da kazanmak için kaybettiğim herşeyin bedelini ödüyorum... ve bunu başkalarının anlamasınıda beklemiyorum...


senden sonra girmek istedikleri o yeri nasıl kapatmışsam seninle... ne bir duygu belirtisi göstermişim nede ufacık bir his...


Sen gittin ve ben bir çok bedenden aldım intikamını. ne bir isim yüz var aklımda. senden arta kalan BEN.. bıraktıklarımla susuyorum sana...


gitmek zorunda bırakılanları... başkaları anlayamazlar... ! belki de asıl suçlular kalanlar...


Aşk korkakların kazanamayacağı bir savaş... iki güçlü insan gerek... geri kalanlar kalabalığa karışsın...


Göremiyoruz bazen kendimizi... belki de çoğu zaman...


Sizi kendinizden iyi tanıyan yok... gerçi sizde pek iyi tanımıyorsunuz...


Nerden geldik diye sordu insanoğlu kimisi cevaba dair nokta da koydu. nerdenmiydi asıl soru yoksa nedenmiydi belkide asıl konu bu...


Söylenmesi gereken söz nedir yada susulması gereken an ?


gün gidiyorken duruyorum sessizce karanlığı ağırlasammı diye düşünüyorum kendimce gerçi alsam karşıma sen diyeck en iyisi gitsin gönlünce


Öyle işte sebepsiz koşmak istiyor insan alabildigince sakin ve yalnız...

2 Mayıs 2014 Cuma

Senden öğrendim güzelim, katlettiğim bedenlere dönüp bakmamayı...
En kötüsü gitmeleri değil... yanınızda olanın gözlerinde kendinizi görememeniz...
Nasıl bir varlıksınız siz kadınlar... bir dokunuyorsunuz ömür boyu silinmiyor yüreğimizden...